31 Mart 2014 Pazartesi

YGS yıldan birden fazla yapılabilecek

2014 YGS sonuçları ile ilgili basın açıklamasında ÖSYM, YGS sorularının neden yayınlanmadığı ile ilgili bilgi verirken YGS'nin yılda birkaç kez uygulanacağını da belirtti.
İşte basın açıklamasının dikkat çeken kısımları:


ÖSYM Yönetim Kurulu 2014-Yükseköğretime Geçiş Sınavında  sorulan soruların  sadece % 20’sinin yayınlanmasını kararlaştırmıştır. Bunun nedeni kesinlikle şeffaflık ilkesinden vaz geçmek değildir. ÖSYM tarihinde hiç bir zaman son 3 yıl içinde olduğu kadar şeffaf olmadığını kamuoyunun dikkatine özellikle sunarız. Her aday sınavda kullandığı kedisine ait cevap kağıdının taranmış bir kopyasını ve kendisine ait cevap anahtarını sınav sonuçları açıklandıktan sonra görebilmektedir. Puan hesaplanması sırasında kendisine verilen kitapçığın cevap anahtarının kullanılıp kullanılmadığını kontrol edebilmektedir. Bu kapsamda her hangi bir sınırlama bulunmamaktadır. ÖSYM’nin soru geliştirmede güçlük çektiği iddiası ile soruları tekrar sormak için yayınlamadığı düşüncesi asılsız ve doğru değildir. Tüm dünyada ölçme sistemlerinin en önemli özelliği ölçme kalitesidir. Soruların yayınlanmaması kararının arkasındaki nedenlerle ilgili olarak aşağıdaki hususları kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunmak istiyoruz;
  • ÖSYM son 3 yılda, sınav adaletini temin etmek, herkese sadece kendi hak ettiğini vermek, kimseye haksız kazanım sağlamamak üzere hem Türkiye’de hem de Dünya’da ölçme alanında örnek alınacak devrim niteliğinde çok sayıda proje ve uygulamayı gerçekleştirmiştir. Bu sadece menfaat çevrelerini rahatsız etmiştir. ÖSYM sınav sorularını yayınlamayarak soruların eksikliğini, yanlışlığını gizleme girişiminde asla bulunmayacaktır. Bunu düşünmek bile hem ÖSYM’ye hem Türkiye’ye büyük bir haksızlık olur. Sınav sonrasında yapılan bilimsel analizler ve adayların verdikleri cevaplar büyük bir titizlikle incelenmektedir. Tüm ÖSYM sınavlarında sınava katılan adayların bir yandan puanları hesaplanırken diğer yandan da soruların bilimsel analizleri yapılır. Analiz sonuçları ilgili kurullar tarafından ele alınır, iptal edilmesi gereken bir soru olup olmadığı incelenir. Sınav sonuçları açıklanmadan önce, ÖSYM Yönetim Kuruluna sunulmak üzere çalışmalar tamamlanır ve bu kapsamda iptal edilecek bir soru olup olmadığı tespit edilir. Eğer herhangi bir soruda iptal durumu oluşur ise, herhangi bir itiraz beklemeden ÖSYM Yönetim Kurulu misyonundaki şeffaflık ilkesi doğrultusunda bunu açıklamaktan hiç kaçınmaz.
  • ÖSYM, önümüzdeki yıllarda sınav kalitesinin artırılması doğru bilgi ve yeteneklerin ölçülmesi, adaylara sınav konforunun sağlanması gibi alanlara odaklanmak üzere planlar yapmış ve bu kapsamda pek çok projeyi hayata geçirmektedir. Bu konudaki yeni yaklaşımları, yöntemleri uygulamaya almak ülkemizde sınavların ölçme etkinliğini ve kalitesini artırmak için kaçınılmaz olarak değerlendirilmektedir.
  • Her zaman sürekli iyileştirilmesi gereken ölçme kalitesinin artırılmasının en önemli yolu doğru bilgiyi, doğru beceriyi, doğru şekilde ölçebilecek soruları sormaktır. Bu amaçla, bir taraftan sınav yapılırken aynı sınav içerisinde gelecekte sorulabilecek “aday soruları” da denemek büyük önem arz etmektedir. Bu yolla, bir sorunun güçlük derecesi, güvenirliği, kalitesi nesnel olarak belirlendikten sonra gerçek sınav sorusu  olarak sorulması için üzerinden 2-3 yıl geçmekte ve sürekli denemeler yapılarak, bilimsel yöntemler ile analizler gerçekleştirilerek soru kalitesi en üst düzeye sahip bir soru havuzu oluşturulmaktadır. Tüm dünyada sınav yapan kurumlar bu yolu izlenmekte ve sınavlarda sorulan sorular kesinlikle yayınlanmamaktadır. Bu yol, soru kalitesinin artırmanın tek yolu olarak görülmektedirler.
  • ÖSYM soru havuzu oluşturmak amacıyla soru temin etme girişimlerini kesintisiz yürütmektedir. Şu anda çok sayıda soru temin edilmiş durumdadır. Soruların yayınlanmamasının temel nedeni asla soru sayısının yetersizliği değildir.  Önemli olan en doğru bilgi ve beceriyi, en doğru şekilde ölçebilecek sorulara kavuşmaktır. Bu da soruyu kaleme alıp yazmakla hemen temin edilememektedir. ÖSYM kendi iş yükünü azaltmak için böyle bir uygulama gerçekleştirmemektedir. Bu iddia asılsızdır.  ÖSYM’nin niyeti açık ve çok nettir. Bilimsel ve mantıksal olarak doğru, güvenilir, ölçme yeteneği yüksek ve birbirine eşdeğerliği belirlenmiş sorulara ulaşmak hedeflenmektedir.
  • Diğer önemli bir konu ise yıl içerisinde bazı sınavların birden fazla yapılabilmesidir. Sınav stresi çocuklarımız için çok önemli bir problem olduğu gibi sınav konforunu da olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurdur. Öğrencilerin hayatlarının 160 dakika içerisinde belirlenmesi düşüncesi birçok kişiyi rahatsız etmektedir. Sınavların birden fazla yapılması durumunda eşdeğer sınav oluşturmak çok önemli bir gereksinim olmaktadır. Sınavların eşdeğerliğini sağlamanın en önemli yolu ise sınavlarda sorulan soruları bilimsel olarak eşitlemektir. Bunun için geliştirilmiş olan bilimsel yöntemler de çok açıktır ve bütün dünyada kullanılmaktadır. ÖSYM’nin de aynı yöntemleri hayata geçirmesi öğrencilerimiz ve geleceğimiz için çok önemli olduğu bir gerçektir. Burada testlerde ortak sorular sorulmakta ve bu ortak sorulara sınava girenlerin verdikleri cevaplar kullanılarak bir eşitleme gerçekleştirilmektedir. Eğer sorular önceden yayınlanır ise bunu gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır. Ayrıca sınavlarda sorulan soruların zorluk derecelerini soruları test etmeden bilmek mümkün değildir. Bir soru ne kadar zor veya kolay ise eşdeğer bir sınavda sorulacak  olan soru da aynı soru olmasa bile aynı zorlukta ve eşdeğerlikte olmak durumundadır. Bunun için de soruların önceden test edilmiş ve adaylar tarafından cevaplanarak zorluk derecelerinin bilimsel yöntemler ile belirlenmiş olması gerekmektedir.
  • ÖSYM sorularının yayınlamasının diğer önemli bir sonucu ise sınavlarda belirli soru kalıplarına dayalı ölçmenin olumsuz etkilerinden kurtulmaktır. Öğrencileri daha çok ezberlemeye iten bu durumdan kurtulmanın da ölçme kalitesine ve doğu bilginin ölçülmesine katkı üreteceği bilinmektedir. Öğrencilerin okullarda öğrendikleri bilgilerin belirli kalıplar içerisinde kalmadan farklı şekillerde sorulabilmesi önemlidir. Soruların yayınlanması sürekli aynı nitelikte soruların sorulması beklentisi oluşturmakta ve bir süre sonra şu anda olduğu gibi belirli nitelik ve kalıplara bağlı bir test oluşturma kaçınılmaz olmaktadır. Halbuki ölçmede önemli olan öğrencilerin belirli kalıpları ezberlemiş olup olmadıkları değil bir konuyu bilip bilmediklerinin ölçülmesi ve bilen ile bilmeyenin ayrıştırılmasıdır. Özellikle sıralama sınavlarında bu çok önemlidir.
ÖSYM Yönetim Kurulu soruların yayınlanmamasını kararlaştırırken  tamamen yukarıdaki hususlara dayanmıştır. Bunun dışında tüm görüş ve değerlendirmeler hem doğru değildir hem de ülkemizin geleceğini şekillendiren ÖSYM gibi bir kurumun ölçme kalitesini artırma gayretlerine zarar vermektedir. Eğitim uzmanları yukarıdaki gerekçeleri çok iyi bilmekte ve tüm dünyadaki bu uygulamaların ülkemizde de şimdiye kadar uygulanmamasının aslında bir kayıp olduğunu her platformda belirtmektedirler. Bunun aksi bir bakış açısı sadece ÖSYM’nin uygulamalarına sekte vurmakla kalmayıp milyonlarca genç insanımızın da kafasını karıştırmaktadır. ÖSYM bu kapsamda herkesi daha duyarlı olmaya davet etmektedir.


YGS Sonuçlarının Hızlı Açıklanması Nasıl Yorumlanmalı?

Bu yıl ÖSYM 23 Mart'ta yapılan YGS'nin sonuçlarını çok hızlı bir şekilde açıkladı. Adaylar 29 Mart günü saat 20:00'den itibaren sonuçlarını öğrenmeye başladılar.

Hızlı sonuç açıklama, eğer bir hata yapılmadıysa ki ÖSYM basın açıklamasında titiz çalıştıklarına dair vurgu yapıyor, adayların kesinlikle lehine bir durum. Tüm YGS soruları görüntülenmese, yayınlanmasa da en azından YGS'de işaretleme yaptığı cevap kağıdını ve yanıt anahtarını görebilen adaylar kendi sonuçlarını şeffaf bir şekilde değerlendirebilirler.

YGS netlerini öğrenen adaylar, sonuç ne olursa olsun, beklentilerinin altında ya da üstünde kendilerini LYS çalışmaları için motive etmelidir. Hazirana kadar süreç devam etmektedir. YGS sonuçlarının açıklanmış olması, adayların YGS ile ilgili merakını geride bırakıp kafası daha rahat bir şekilde LYS'lere yönelebilmeleri için bir avantajdır. Tüm adayların moral bozmak yerine konuyu bu şekilde değerlendirmelerini öneririm.

LYS'ler daha önce de yazdığım gibi alan bilgisini ölçen, zaman darlığı yaşanmayan, bilenin daha yüksek performans gösterdiği, bu ölçüde de YGS'yi telafi edebilen sınavlardır. Geçmiş yıllarda TM öğrencilerinin YGS başarı sıralarını 5 katına kadar, MF öğrencilerinin ise 2-3 katına kadar katladıkları görülmüştür. Örneğin YGS 5 başarı sırası 100.000'lerde olan bir öğrenci başarı sırasını TM 1 puan türünde 10.000'lere çekebilmiştir. Yine YGS 1 başarı sırası 50.000'lerde olan bir öğrenci MF 4 başarı sırasını 20.000'lere çekebilmiştir.
Dolayısıyla MF ve TM puan türleri hesaplanırken sadece YGS netleri hesaplamaya alınacaktır, YGS puanlerı ya da başarı sıraları değil.
Bu nedenle öğrencilerin YGS puan ve başarı sıralarını öğrendikten sonra LYS'lere yönelik dikkatli ve titiz bir çalışma yürütmeleri yerinde olacaktır. Hadi bakalım, yola devam...


23 Mart 2014 Pazar

2014 YGS'nin ardından

23 Mart 2014 Pazar günü 2 milyonu aşkın adayın başvurduğu ÖSYS'nin ilk basamağı olan YGS yapıldı. Çok şükür ki okullarda herhangi bir grev, gözetmenlerin görev yerlerine gelmemesi vb basında geçmiş haftalarda olacağı değinilen bir aksilik yaşanmadı. Buna rağmen nevruz kutlamaları nedeniyle bazı öğrencilerin mağdur olduğu ya da kaygı duyduğu basında belirtildi. Keşke bunlar da kontrol altına alabilseydi. Aynı sorulardan oluşan bir kitapçıkla adil bir ölçme değerlendirme sağlanıyor gibi görülürken okul lokasyonları nedeniyle aynı sınav salonu koşulları sağlanamıyor. Bu noktada ÖSYM'nin, ilçelerin ve emniyet görevlilerinin sorumluluğu daha büyük.

Umarım herkesin sınavı iyi geçmiştir. Bunu şimdi kestirmek güç olsa da en azından herkes elinden gelenin en iyisini yapabildiği bir sınav geçirmiştir. İlk aşama, bence en zor olan kısmı sona erdi. 160 soru, 160 dakika olması nedenyle zaman yönetiminin, test çözme becerisinin daha ön planda olduğu bir sınav YGS. Ortak müfredat olması nedeniyle ilköğretim becerileri de tüm liselerde dört yıl boyunca okutulan ortak derslerden oluşuyor içeriği, Türkçe, Tarih, İnkılap tarihi, Coğrafya, Felsefe, Din Kültürü, Matemetik, Geometri, Fizik, Kimya, Biyoloji. 

2014 YGS'nin ardından geçen yıllarda olduğu gibi müfredat kapsamında ve süpriz bir soru olmadığı belirtildi. Matematik testinin ise daha ayırt edici, yani daha zor olduğu yorumları yapıldı.

Bu yıl soruların % 20'si yayınladı. Her bir testten 8 soruyu YGS'nin içeriğine örnek teşkil etmesi nedeniyle yayınlayan ÖSYM, testlerdeki ders dağılımı dikkate alarak da yayınlanan soruları seçmiş.

YGS'de herhangi bir puan türünde 180 alan adaylar LYS'lere girebilecekler ama bu puan yeterli değil elbette.
MF, TM, TS puan türleri hesaplanırken YGS testlerinin puan getirisi % 40. Yani YGS ne kadar iyi olursa bir öğrenci hedefine bir o kadar daha yaklaşmış olacak. Öte yandan LYS'lerin önemi daha fazla ve daha ayırt edici nitelikte. LYS'ler her soruya yaklaşık 1,5 dakika verildiği için zaman sıkıntısı, YGS'ye göre daha az yaşanıyor. Daha çok akademk bilgiyi derinlemesine ölçer nitelikli sorulardan oluşması nedeniyle, bilen ile bilmeyeni, daha az bileni daha iyi ayırt edebiliyor. Şansa daha az yer var da diyebiliriz. Biliyorsanız başarılı olma olasılığınız çok daha yüksek. Muhakeme yeteneğinden çok bilgi ölçen sorular var çünkü. 

Bundan sonra ne yapmalı? LYS'lere çok daha ara vermeden çalışmaya başlamak çok önemli. YGS'nin yorgunluğunu atar atmaz, YGS ile ilgili yayınlanan ya da yayınlanmayıp hatırlanan sorularla ilgili konuşmalar, tartışmalar hafiflediğinde yani birkaç gün içinde eski çalışma temposuna dönmekte yarar var. O nedenle bir zaman aralığı vermeyeceğim, ama üst limit olarak bir haftayı geçmemeli eski çalışma temposuna kavuşma.
Çünkü bundan sonrası çok daha önemli ve belirleyici...Hadi bakalım maç 90 dakika, daha ilk yarısı bitti. İkinci yarıda ne olacağı tamamen size bağlı. Pes etmek, moral bozmak, size zaman kaybettireceği gibi, bir getirisi de olmaz. Özellikle sınavdan beklentisi yüksek olan öğrenciler YGS'lerinin nasıl geçtiği konusunda daha kaygılı olabiliyorlar. Daha olumsuz düşünebiliyorlar, çünkü beklentileri yüksek. Lütfen kendinizi değerlendirirken bu bilgiyi de göz önünde bulundurun.

Bu sene YGS sonuçlarının bir hafta-on gün içinde açıklanacağı belirtiliyor. ÖSYM'nin ortalama sınav sonucu açıklama süresi 3 hafta. Sınav sonuçları açıklanınca tekrar görüşmek üzere...










4 Mart 2014 Salı

YGS alarmına kulak asmayın

Arkadaşlar son günlerde medyada yer alan haberler kaygı yaratıcı. Öğretmenlerin YGS sırasında görevini yapmayacağı ya da görevine gitmeyeceği söylentileri dolaşıyor.
Sınavı yapan ve uygulayan, sınav güvenliğini sağlamak zorunda olan ÖSYM'dir.
Bu nedenle siz hiçbir şey olmayacak gibi yolunuza devam edin, söylentilere kulak asmayın.
Şu an bu konuda sizin kontrolonuz altında olan birşey yok. tepkisel olmayın, bu sadece size zarar verebilir.
Sınavda herşey yolunda giderse sorun yok.
Eğer söylentiler gerçekleşir, sınav güvenliğini tehdit edecek bir durum olursa ÖSYM en kötü sınavı iptal eder. Bu istediğimiz bir durum değil elbet. Herşeyin sonu da değil.
Şu an ne olacağını bilmemiz mümkün değil.
O nedenle lütfen herkes işini yapsın. Siz çalışmaya devam edin. ÖSYM ve MEB de gereken önlemleri alsın.
Umarım herşey yolunda gider, siz de160 dakikada (ya da avazda) kurtulursunuz :))

Yeni Üniversiteye Giriş Sistemi ile Özel Okulların Yükü Ağırlaşıyor

Milli Eğitim Bakanlığı 2015 yılında dershaneleri tamamen kapatıyor. Artık ülke genelinde ortaöğretime ve yükseköğretime hazırlık amacıyla hiçbir şekilde dershane, kurs açılamayacak ve ders verilemeyecek.

Bu kapsamda YGS ve LYS sisteminin değişmesi öngörülüyor. Okul derslerini ve başarısını daha ön planda tutan, ortaöğretimdekine benzer bir sistem gelebilir. Lise boyunca her yıl öğrencilere belirli derslerden sınav yapılabilir. Belli puan türlerine göre gruplandırılmış derslerden sadece sınava girilebilir. Bu sınavlar lisenin son iki yılında yapılabilir. Sınavlara öğrenciler isterlerse, puanlarını yükseltmek amacıyla yeniden girebilirler. Sınavlar çoktan seçmeli, test şeklinde olup açık uçlu sorular da içerebilir. Sınavların adı, içeriği, puanlar, yüzdelik katkılar değişebilir. Okul diploma puanının etkisi yüksek ihtimalle devam edecektir. Olasılıklar böyle görünse de değişmeyecek bir gerçek var. YGS-LYS sisteminde ve daha eskisinde olduğu, gelecekte de olacağı gibi "okulda başarılı olan, derslerini not için değil, öğrenmek için öğrenen, özümseyen, çalışma disiplinine sahip öğrencilerin" sistem ne olursa olsun başarıya ulaşmaları daha kolay olacaktır.

Okul sonrası sınavlara hazırlık konusunda zorlanan öğrenciler ise bir dershane bulamayınca, özel derse yönelecektir. Bir bakıma dershaneden alınan hizmet, bireysel olarak alınmaya başlayacaktır.
Burada vergisiz kazanç, özel ders ücreti enflasyonu gibi konular da akla gelmiyor değil. Böyle bir koşulda okullar kendi müfredatlarını veriş biçimlerini, öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate almak, veliyi özel ders yükünden uzak tutacak önlemler almalıdırlar.

Son olarak okullar bir yandan MEB'in amaçlarını gerçekleştirip bir yandan gençleri çok yönlü geleceğe hazırlarken, öğrencilerini yeni gelecek sisteme en iyi şekilde adapte etmek, sistemi iyi analiz etmek, eskisi ve yenisi arasındaki farkı iyi anlamak, öğrencileri, velileri ve tüm okul sistemini bilgilendirmek, yeni üniversiteye giriş sistemine öğrencilerini en iyi şekilde hazırlamak sorumluluğunu da taşımalıdır.


YGS'den ÖNCE

YGS'den Önce


Öncelikle YGS'ye girecek tüm adaylara başarılar dilerim.

YGS'nin yaklaştığımız bu dönemde çalışma stratejisi ile ilgili öneride bulunmak istiyorum.

Son 10 yılda çıkmış YGS sorularını mutlaka çözün.
Hergün kendinize deneme sınavı uygulayın.
Yapamadığınız sorulara mutlaka dönün bakın, hatanızı görün, çözümünü öğrenin.
Hala konu çalışabilirsiniz, kendinizi bu konuda kısıtlamayın.
Hangi testten başlayacağınız, hangi teste ne kadar süre ayıracağınız ile ilgili mutlaka bir zaman planınız olsun.
Turlama tekniği kullanın, bir testte önce yapabildiğiniz soruları çözün ve işaretleyin. Daha sonra yapamadıklarınıza dönün. Bir soruda takılı kalıp zaman kaybetmeyin. Bir testteki 35 soruyu çözüp kalan 5 soru ile uğraşmak mı daha iyi yoksa, testin 3. sorusunda takılıp moral bozmak mı?
Hiç kimse kendini bu sınava tam hazır hissetmeyecek, o nedenle başkalarının sizden daha iyi olduğunu düşünmeyin. Böyle düşüncelerle olumsuz bir hava yaratmayın.
"Elimden gelenin en iyisini yapacağım." şeklinde düşünmek sizi daha rahat başarıya götürür.
Sınav psikolojinizi yönetin. Kendinize güvenin. Kendinize değer verin.
Sınava gireceğiniz yeri mutlaka önceden görün.
ÖSYM'nin sınav ile ilgili kurallarını mutlaka gözden geçirin.

Kendinize olumlu mesajlar gönderin. Japon araştırmacı Masaru Emoto'nun su molekülleri üzerindeki deneyini izleyin. Olumlu düşüncenin gücünü hissedin.

https://www.youtube.com/watch?v=6eIpNOJ3QyE

İnanmak, başarmanın yarısıdır.
Hepinize başarılar dilerim.


LYS'lerin Önemi

Üniversite adayları LYS'lere kalan süreyi çok iyi değerlendirmeli. MF, TM, TS ve DİL puan türleriyle tercih yapacak adayların YGS pua...